EŞREF ZİYA Bir çalışma masası bir fincan kahvesi ve melodisi ölümlü Dünya’da yoğun sanat hayatına teneffüs müzikleri besteleyen Eşref Ziya.
Sabreder, düşünür, sessizleşir ve herkesin ışıkları söndürdüğü akşamlarda açar kitabını sayfalarca sabaha ulaşır. Mütevazıca yaşadığı Dünyanın içinde sağlam bir sanat haritası oluşturmasının sebebi, kendi pusulasını popüler yönlerden uzak tutmasıdır.
Kent soylu bir müzik anlayışına sahip olan sanatçı Eşref Ziya, kentliliği sadece modern zamana değerleriyle tutunma aracı olarak görmüş ve bu felsefesiyle kentliliği basit bir üstünlük hırsı olarak görenleri de yanıltmıştır.
Kentlilik ayakları yere basan aklı taşlanmamış sanatı ayakta tutmak için entelektüel bir savunmadır ona göre..
Sessiz kalmakla sükut etmek arasındaki farkı bilerek müziğe başlayan sanatçı, sadece büyük harflerle yapılan etiket edebiyatından uzak durmuş, felsefesini sadeliğe ve asilliğe dayanan sanat üzerine kurmuştur.
Sanatın fikir estetiği üzerine kurulu olduğunu düşünen Eşref Ziya tek yağmurda boyası akan beyinlere, gözleri hep duvara bakan sabitliğe ve aslını kaybetmiş sığ sanat anlayışı taşıyanlara gülüp geçmiş ve nerde kalmıştık dercesine yoluna devam etmiştir.
Sadece müziği alkışlanan kolaycı bir fikre sahip olmadığını, derinliksiz ve yoz söylemlere sessiz kalmamakla göstermiştir. Alkışı, varlığı yetmeyen yokluğu bitmeyen anlık tutkulara benzetir Eşref Ziya. Önemli olan kalıcı bir sanat dili oluşturmaktır ve özgünlük alkış toplayan en büyük erdemdir.
Dünyanın başlı başına nefes darlığı çeken bir senaryo olduğunu düşünen sanatçı Eşref Ziya, gerçeğin yanıltıcı bir parçası olmaktansa gerçeğin gerçeği olmaya karar vererek “ THE IMAM” filminde gösterdiği oyunculuk performansıyla sanata tek taraflı bakanları şaşırtmış ve iddiasız ama istikrarlı sanat anlayışını da film karelerine sığdırmayı başarmıştır.
Kalbin akıl almaz sonsuzluğundan
Dünyanın akıllanabilir taraflarına..
Bir sanat izi bırakırız..
Dünyası yorgun değil
Sadece Dünya yorgunuyuz.
Omzumuzda dost eli gibi duran gitar.
Elimizde paslanmamış alkışlar.
Güneş batar ayaklarımıza.
Sade bir kahvenin ardında
Bekleriz sabahı.
işte böyleee.. okuyun bakem